20111112

11.11.11 / 11:11 ardindan

bahcede sagir bir kopek var, havlayip duruyor. arkasindan yaklasirsaniz ona bir sekilde orada oldugunuzu hissetmesi icin bir sure vermek gerekiyor yoksa panikliyor. hemen kalkiyor ayaga, koklamak istiyor, biraz savunma halinde. her seye ve herkese musaade etmek gerektigi gibi ona da sizinle tanimasi icin musaade etmek gerek.
sonra hemen kuyruk hemen yalamalar...

burasi, buschstrasse 208, 47800 Krefeld / Bockum.
klavyem alman klavyesi. "qwertZ" olarak devam ettigi icin y ve z'lerin yeri ters. turkce gibi zaymak istersem bu sekilde oluzor iste.
cok yakinimzda buranin ormani var, heisst der stadtwald.
buraya geldigimden beri uc dort kez sabahlari bisikletle oraya gittim. krefeld'de nufusu yaslilar, emekliler ve ogrenciler olusturuyor, onlar da sabahlari ya kopekleriyle, ya esleri veya cocuklariyla yuruyus yapiyor ya da bisiklete biniyor oluyorlar.
emeklilerin cogu parasini pulunu kazanmis ve kenara cekilmis insanlar. ogrenciler de burada genellikle kimya, tasarim veya saglik ile ilgili bolumlerde okuyorlar.
hochschule niederrhein buranin en hatri sayilir okulu.
hava burada genelde kapali ve yagislidir. yagmasa bile surat asar, puslu olur gunduzler, ici kararir insanin. ben geldigimden beri olaganustu derecede gunesli ve sicakti. 18-20 dereceleri gorduk. sali gununden beri de nispeten daha kasim ayi gibi sicaklik ama hala gunes var.
ozellikle krefeld cok sessiz bir yer. sessizlikte kafam calismaya basliyor benim. kitap okumaya, kendimi dusunmeye firsatim oldu. etrafimda yine birileri vardi ama onlar aile, insan kendi kosesine cekilebiliyor yine de.

dun, köln'un meshur 'yilin besinci sezonu'nun kutlandigi der Elfte Elfte "am Elften Elften um elf Uhr elf" tabir ettikler karnavala gittik. hem sene de 2011 oldugu icin insanlar cok heyecanliydi. 11.11.11 saat 11:11'de insanlar ickilerini tokusturup geleneksel sarkilarini soyleyip egleniyorlar. bana gore eglendiklerini saniyorlar. bir cesit kostum partisi gibi bir sey ama acik havada! sicaklik 4 derece civari. icip ayakta duruyorlar. gecit yok, gosteri yok, muzik yok, dans yok ama icmek ve oylece ayakta durmak var.
ben de bu durumun bir parcasi oldum ve ayak parmaklarim donana, migrenim baslayana ve iyice mizmizlanana kadar oylece ayakta durdum. COK yorucu ve sikintili bir deneyim oldu benim icin ama almanlarin eglence ve karnaval anlayisini da gormus olduk.
taksim meydani'ndaki gunluk kalabaliga "eglence" diyorlarmis megerse.
hepsi tabii bayiliyor istanbul'a, ogrenmisler bir kac kelime, estonyali bir kizla tanistim o bile hemen "merhaba! bok, cis, kaka, kusmuk" dedi.
iq ve eq seviyesi asikar. dolayisiyla butun turkleri bu seviyede sanmalari da.

istanbul'u ozlemedim ama icindeki bir kac insani ozledim. dusundum sonra, onlarla buralarda olsaydik zevkli olabilirdi.
kafa olarak iyice ihtiyarlamis oldugumu da gordum. muazzam bir sessizlik ve hareketsizlik ihtiyacindayim. revir, buna denir; rifatbey 15 ve civarina degil.

iletisim kurmuyor olmak da biraz hosuma gitti. gotumde pervane varmiscasina kosturmamak cok iyiymis. buradaki insalar gunde 5-6 saat calisip "off oldum, bittim" diyebiliyorlar. eglence anlayislari kuluplere gidip icmek. sosyal konulari pek konusmuyorlar ama cok revacta olan alternatif medya kuruluslarini takip ediyorlar. genelde en dogru ve durust haberi veren onlar. ama mimlenen tipler de var aralarinda. bazi muhabirleri isten cikariyorlar ya da radyo, televizyon, yayin hayatlarina son veriliyor. sehir merkezlerinde "obama'nin liderligine son verelim" amacli standlar kurulmus ve insanlar cekine cekine aliyorlar brosurlerden. evsizlerin icinde iki yabanci dil bilenler var. ellerinde teleskopla gezenler de. kim bilir hangi universite'de profesordu...

cumartesi pazar buralarda olu gunler. kimse yok sokaklarda, dukkanlar da kapali. ya da ogleden sonra acip 1-2 saat calisip tekrar kapatiyorlar.
kadinlar erkek gibi, erkekler de kadin gibi olmus. kariyer buralarda hala cok onemli. finanstaki erkek egemenligine karsi cikan kadinlar 30'lu yaslarina kadar evlenmiyor, cocuk yapmiyorlar. bazi etnik gruplasmis bolgelerde 20'li yaslarinin ortasinda iki cocugu olan insanlar var. boyle ucurumlar.

bir auslaender olarak, buraya cok para kazanip gelmek lazim. konforu parayla satin alip, insani haklardan yararlanmak...
saglik, egitim bedava. sosyal hizmetler, isci sagligi, sigortalari, issizlik sigortasi ve odenekleri devlet tarafindan kusursuz isliyor. halkin cok akilli olmasina gerek yok o yuzden. babalar anneler yonetebiliyor. tipki dunyayi da bir kac ailenin yonettigi gibi. burada minik sistem guzel isliyor.

yalniz, aptal dunyamiz yeni yeni bagimliliklarindan kurtulmayi ogrendi, simdi herkes onunla ilgili uyanis yazilari yaziyor.
harcamadan kacinip yuz adet kisisel esya ile cok mutlu olunabilecegi ve mutlu yasanabilecegi uzerine. maymun avi ile ilgili ornekle ayni hesap.
avcumuzu acabilirsek aslinda bizi fiziksel olarak baglayan hicbir sey yok. bagimlisi oldugumuz objelerden, dusuncelerden kurtulmak kafi.

haftaya cuma istanbul'a donuyorum. gitmeden halletmemiz gereken isler var. benim yasimdaki insanlarin hala calisip para kazanmasi gerek ki kendimize istikamet cizelim, degil mi?

mavi gokyuzu, soguk hava ve kahve kokusu adina...

2 yorum:

Sophie dedi ki...

12.11.11 ve istanbul'dan selamlar.

Burada da hava kapalı,aradı gözleri dolan fakat ağlayamayan bebeler gibi oluyor.Güzel bir serinlik var,yine de sokakta çalışmak beni ve insanları üşütüyor.Bir turist Ayasofya'nın önünde kestaneci amcadan aldığı kestaneleri gruba dağıtarak içimizi ısıtmaya çalışıyor,sonra yemeğe gidiyoruz,diğer gidilecek yerlere vs.Söylediğine katılıyorum bir yol çizebilmek için çalışıp kazanmak gereken zamandayız.Yerime de eğlenebilirsin.Sımsıcak selamlar ve sevgiler yolluyorum. :)))

Nesta dedi ki...

Benden de bilmukabele sevgiler, selamlar!
burada da artik pek sicak degil, hava kapadi, 'normal'e dondu her sey.
kestane yardimci olurken diger yandan kafileyi 'is askina' isitacagina eminim can Sophie! ; )