kokular, sesler, tınılar, insanlar, şekiller, temaslar... bazen ne kadar çok 'bilgi' var...
kitap okumak, müzik dinlemek, kafayı başka şeylere yöneltmek genelde o kaçmak istenen şeyin içine çekmekten başka bir işe yaramıyor.
'birilerine anlatmak' istediğimden de emin olmadığım zamanlarda, bu blog'a ergen günlüğü muamelesi yapmak hoşuma gidiyor, evet..
divine comedy falan dinleyip, mümkün olduğu kadar 'güneş-kumsal-akşamüstü-şarap'
kafasından arınmak gerek.
ha bir de;
"whoops, mister motto, i'm a coffee pot.."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder