20140101

heidegger's dagger digs deep.

Oruç Aruoba'nın Uzak'ını kurcalarken karşıma bu notu çıktı:

"Heidegger "uzak" ile "yakın" arasında, kavraması zor bir ilişki kurar:-
Meinen wir Nähe, meldet sich Ferne.
("Das Wesen der Sprache, III", (1958) / Martin Heidegger.)
Çevirmesi de zor bir deyimleme:-
Yakını kastettiğimizde, uzak kendini bildirir.
Biz yakına yöneldiğimizde, uzak çıkagelir.
Yakına sesleniriz, çıkıp gelen uzak olur.
Biz yakını çağırırız, uzak 'geldim' der." diyor.

bana bunları düşündüren güce(Θεός) sevgilerimle;
yapacak hiçbir şeyim olamadan, çaresiz bir dürüstlükle.


I
devrelerin yarışında
ortaya ya renkler çıkarsa;
çığlık çığlık, dolu dolu,
ya bulutlarca taşarsa?

II
çarpıştığında o devreler
nedir çıkan ortaya;
duman, toz bulutu,
yanık bir düşünmek fiili.

III
biz yakınlığı çağırırken
koşa koşa gelen uzaklık,
bir senenin en son gününün,
senin bütün senene bedel olması gibi,
ters istikamete heyecanla koşan atlar gibi,
vahşi.

IV
ellerim sana açan ayçiçekleri
gökyüzünün sarısı ile mavisi -bile olsa-
başka tarafa bakan gözlere
istediği kadar parlasın,
benim kadar uzaksın.

V
koşarak tüm yakınlığımla gelsem,
varan ilk şey uzaklık.

VI
sen en sağırken çığlık çığlık bu renkler,
sen bakmazken uyuşuyor dizlerim
içime çekerken, tam yanında, dumanını,
koşuyor dakikalar haber etmeye uzaklığa.

VII
yılın son gününe
kafanda aydınlıkla uyansan da
en son gün güzelleşse de koskoca senen,
senin yakınlıktan kastın
ilk önce uzağı kendisine çeken açlığındır.


Hiç yorum yok: