20120302

öfke garip bir şey.
seni ne zaman nasıl kapacağı ve neye mal olacağını kestiremiyorsun.
bazen kendi kimyasallarına, bazen de başkalarının sana biçtiği kimyasallara bağlı, garip bir makina.

bir anda parlayıp, bir anda sönebilen bir tabiatım var.
işi biraz daha heyecanlı hale getirip "burcumun gereğini yerine getiriyorum" desem bayılırlar, biliyorum.
sorumluluğu hemen bir başka mekanizmaya atmak, insanın kaçınılmaz talihi, tarihi.
nasıl vaktiyle çizdiğimiz tanrılara attık suçu, şimdi yine tabiatımıza uygun atabiliriz sorumluluğu yıldızlara ve göksel tüm tasarılara.

kendimi aralarındayken ayrık-otu gibi hissetmeme sebep olan davranışlardan, beklentilerden, cümlelerden kaçamıyorum. anlaşıldı.
beni benden başka bir şey haline getirmek için yemeyip içmeyip uğraştıklarını düşünüyorum bazen.
öyle ki, kendi 'normal' dünyalarında bir şeyi de 'normal' yapsam, çok mutlu olacaklar beni aralarına kabul edecekler gibi.
işin komiği, benim kabul görmek gibi bir endişem yok da onlar benim toleransım neticesinde benim yanımda bulunabiliyorlar gibi hissetmekten öteye geçemiyorum bu muazzam mengene-vari hissiyatın içinde.

aralarında kendimi kendim gibi hissedebildiğim insanlar da var. neyse ki!
zaten onlarla da yaratıcı gücümüzü ortaya çıkarmak -aklınıza gelebilecek her türlü yaratıcılıktan bahsediyorum- hoşuma gidiyor.
"yine burcumun özelliklerine bağlı olarak" diyeyim ve egosantrik şeyler söyleyeyim ki biraz da göz doldursun, tepki çeksin yazdıklarım.. hoşunuza gitti mi?

a)
insanlar bir diğerini görmekten çok aciz.
bir başkasının yerine koymaktan falan bahsedemeyeceğim.
daimi bir mukayese olmaktan öteye geçemiyor diyalog sandığımız paylaşımlar.
a: ben geçenlerde bir adamla tanıştım...
b: aaa ben de tanıştım geçen gün bir adamla??!

şimdi bu durumda a'nın öfkelenip "bana ne lan tanıştığın adamdan? ben sana burada bir şey anlatmaya çalışıyorum" deyip parlaması an meselesi değil mi?
b'nin kendi tanıştığı adamı bahsetmesindeki sebep / amaç nedir?
neyin ispatında bulunacaktır? kendi tanıştığı adamın a'nın tanıştığı adamdan daha önemli, daha bahsedilesi bir insan oluşu mudur b'yi kendini a ile mukayese etmesi gerektiğine yönelten... vesaire, vesaire...
budan gerçekten sıkıldım.

b)
epeydir görüşmemişsin, nasıl bir gün geçirdiğini merak etmeyip direkt sohbete başlayanlar var. bu beni rahatsız etmiyor, bilakis, kendi tasarrufuma çevirerek bu durumdan keyif alıyorum, o esnada kafamdaki ağırlıktan uzaklaştırıyor beni. dinliyorum merakla, işi gücü bırakıp.
ne zaman ki ben onun beklediği bir tepki göstermiyorum, alınıyor.
ve bende şalter atıyor.
kendisini dikkate almadığımı, söylediklerimi önemli bulmadığımı ve hatta kendisini sevmediğimi bile ileri sürebiliyor.
(hepsini aynı anda ve peş peşe!)

işte, bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok.
biri, diğerinin -ki farz edelim ki bunlar 20 senedir arkadaş- sevgisinden HALA şüphe ediyorsa... bana çok ilkel ve yıkıcı hisler gelmeye başlıyor. o zaman bence savulun etrafımdan.
sevgi ve ilgi talep edeceğin kaynakları, adresleri iki kere düşün.
naçizane tavsiyem.
üzülmemek için önce kendi alıcının ayarlarını bir kontrol et.
çünkü sevgi ve bunu gösterme şekilleri görecelidir.

c)
"dünya ve insanlar benimdir" inancı var. hell yeah!
her şey ve herkes senin ama kimse ve hiçbir şey senin değil. bundan emin ol.
ilk aşkını hatırla. şu an evli, çocukları ve bira göbeği olan hani.
o nerede? senden haberi var mı?
5 sene önce çalıştığın şirkette kullandığın su bardağı en son ne zaman aklına geldi?
geçenlerde veli'nin annesi öldü ama duymadın, dolayısıyla cenazeye de gitmedin.
hani çok seviyordun veli'yi?
boğazına oturdu mu şimdi sahiplenici hallerin?
yapaylıktan uzak olursan bir şeyleri ispat etmene gerek kalmaz.

d)
daimi çocuk kalanlar var.
etrafındaki herkesi de çocuk sanıp bir taraftan da ebeveynliğe soyunuyorlar.
komik.
a: haydi şuraya gel
b: tamam gelirim
a: gel ama haydi seni bekliyoruz, gelmemen için hiç sebep yok
a: vay anasını!

birisinin adına plan yap ve o planı nasıl uygulayacağını da söyle.
yemekleri de çiğneyip ağzına kus istersen? yakışır!

ve sonra çağırıyoruz tasarımlarımızı, veriyoruz veriştiriyoruz.
havalar ısınmadı, konserlere bilet kalmadı, arabanın benzini bitti, maaş zamanında yatmadı diye.

tanrılarımız korusun her birimizi...

1 yorum:

ekin dedi ki...

B'yi sevdim ben. B sikkini cok seviyorum. Seciyorum.