20110921

yazlık bir yer. abla, baba, anne.

önce abla bana yazlık evi gösteriyor, "güle güle kullanın" diyorum.
görüntüsü hala 16-17 yaşında çocuk gibi. şaşırıyorum. sonra anne çıkageliyor. saçlarını küt kestirmiş; o hiç bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, ses tonu çınlıyor.
baba nedense zayıflamış, yorgun gözüküyor. anneyle uzun uzun sarılıp birbirimize, ağlıyoruz. göz yaşlarım yanaklarımdan sıcak şeritler halinde iniyor. öpüyor beni gerçek bir anne gibi.
sonra babayla birbirimize sarılıyoruz. o da ağlıyor. üzüntülü bir ağlama değil ama ben durgunum. rahat bir his. hatta, sırtlarını sıvazlayıp bir yandan gülümsüyorum.
konuşulmuyor hiçbir şey.
"uyanınca acaba gerçekten ağlar vaziyette bulur muyum kendimi?" kaygısı ile uyanıyorum.
göz yaşı yok.
buruk bir his var. midem kasılmış. etrafta duş jeli kokusu, dayı uyanmış...
kedi yanımda. sabah mırıltıları...

her şey yavaş ama istikrarlı bir şekilde sistemimden çıkıyor.

vedalar böyle.
zamanda ağır ama net.

Hiç yorum yok: