"kollarına atıldığında seni nasıl karşılayacağını bilmediğin sevgilindir deniz. sabahın ilk ışıklarında çıkılan uzun bir yolda seninle birlikte koşan hırçın bir kısrak gibidir bazen. bazen uysal bir eşlikçi, ne anlatırsan dinleyen bir dosttur, bazen inatçı bir çocuk gibidir zor sakinleşen. birbirinizin dilinden anlamaya başladığınızda, hiç bir yer onun koynundan daha rahat değildir, hiç bir kucaklaşma daha şefkatli olamaz. deniz, varoluşu asi, yabansı bir şeydir, nefes aldırması için onu anlamak gerekir. uzak kalınamayan bir şeydir, en çok sevgi anlarında insanın içinden dışarıya taşan bir şeydir, özlemi tarifsizdir.
denizi sevenler denizi olmayan yerde yaşayamaz, öyle yaz gelince durgun suların kollarında iki kulaç atmakla iflah olmaz hissederler kendilerini. deniz keyifle seyreylenen dışarıda bir güzellik değildir, öyle desem ihtişamına gölge düşürmüş oldurdum dostumun. keyifli anların eşlikçisidir, zor anların alın teridir, rüzgarın kardeşidir. bir tekne üzerinde uzun bir yolu hiç bitmeyecekmiş gibi giderken kendini bir olmuş hissettiğin yaşayan bir şeydir deniz, onsuz kalamadığın bir şeydir. onsuz kalamayacağım bir şeydir." demiş gone with the wind lakaplı ekşi yazar..
bu tanım üzerine söylenebilecek, tanımı perçinleyecek başka söz ben bulamıyorum..
bulan, gören varsa, şuraya yazıversin..
insanları da doğa şekilleri olarak kabul edebildiğimiz, görebildiğimiz, tanımlayıp algılayabildiğimiz gün sanırım daha yüksek seviyede oynayan oyuncular olabiliriz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder