20120716

"hocam, bu parça şimdi majöre mi çözüldü?"

sana su kadar doğal olan şeylerin, başkalarına mor bir muz kadar garip gözükmesi 'garip'tir. ama, kendini hala başka bir gözün yerine koymaktan vazgeçmek, deliliğin en sevdiğim tarafıdır.
bugün, deliliğin tam ortasında, beklenmedik sürprizlerin beni içine çektiği düşüncelerle delik deşik duruyor olmaktan, çok mutluyum.
hiçbir şey hissetmediği seviyeler vardır insanın yükselerek, alçalarak eriştiği...
deri, zırh gibi olur, hiçbir şey delemez. ya da örümcek ağı gibi hafif ve inceciksindir; yine de yırtılmazsın, mukavimsindir.

uzaklardan bir haberi sezersin, hatta belki umarsın ama o kadar da beklemezsin.
seneler sonra bile, o haber sana gelir. ama zamanında gelir.
sen bilirsin. eşitlenirsin. çözülürsün. bugün öyle bir şey oldu. bildiğim ama telaffuz edilmemiş şeyler kulağa, göze değer oldu. çoğalmak böyle bir şey işte. insan somut ve soyut olarak üretebilen bir canlıyken, öylece oturmak ve kararmak bana acı geliyor.

çabalıyarak veya çabalamayarak bir şeyleri, birilerini seviyoruz. sonra o birileri bir şeyle yarışmaya, eşitlemeye çalışıyor kendini. yarışmasına, eşitlenmesine gerek olmaksızın. çok uzaklardan bile, olduğu gibi kabul edilebilirken, kimseyi olduğu gibi kabul etmeyebiliyor bazen insan. ve sanıyor ki güçlü, muktedir ve haklı. durup düşünmesi, kendi kıymetini hatırlaması gerekiyor.
savaşmaktan yorulana hiç sormamıştır çünkü,
"gördüğün onca ölü bedenin yükünü çekmek zor değil mi; hem de dipdiri, sapasağlam?"
ve bilmediği soruların cevabını da bilemez, daha çok kararır. yargılar, tokmağını vurur masaya defalarca, defalarca, defalarca.
çocuktur. ufak şeyleri sever, mutlu eder kendini. bu tarafı gözleri doldurur. ilk anlamıyla. yani, yaşla. heyecanla, sevgiyle. saf tarafları vardır derinlerde bir yerlerde göstermekten yorgun olduğu için, üzerine duvar örmeyi kolay bulduğu.

kabul etmemek en büyük acısıdır. hastalığıdır. elinden uçup gidene anca arkasından bakar. uçup giden tüm hisleri de yüklenmiş uçar. kanadı bile yoktur, halbuki. kurşun gibi ağır düşer diğerinin aklına ve yeşerir yine öfke tohumları.

bugün uyandım. omuzlarımdan tutup sarsan mesafelere rağmen uyandım. hiç uyumamış olmama rağmen uyandım. sevgi var hala. aşk var. yeşermek var, bu dünyada hala parıltı var. küçük yaşına rağmen büyük kafalar, ilerlemiş yaşına rağmen genç yürekler var. sevmek ve gerisine dokunmamak var.
şeylerin bizim olmasına gerek yok. bizim şeylerin olmamıza gerek yok.
onlar orada, biz burada, hep başından beri dediğim, hissettiğim gibi.

hayatta olmak yetmedi. halbuki, yeterdi.
kızdıracak olsa da, ben bilmiştim onu.
taraflar dinlemedi. merak ölüm getirdi ama yaşamış olmanın pahasına erişemez hiçbir kötülük.
alın açık. ak.

ait olmak gerekmez.
hem, "sahip olmak" diye bir şeyin olmadığı yerde, daha insana ait ne olabilir ki?


Hiç yorum yok: