20111219

hassassan, boku yedin.
hassas ve tepkiliysen, suçlusun.
hassas, tepkili ve de agresifsen, dışlanırsın. yok edilirsin.

nedenlerini kimse araştırmaz, nedenlerinden bahsedersen dilini keserler.

bir alarm firması -veya bütün alarmların tabiatı gereği; bilemiyorum-, bir eve taktıkları alarmın 'batarya'sı bitmekte olduğu zaman uyarı olarak alarmın kendisini çaldırmayı uygun buluyormuş. alarm devrede olmaksızın.
hem de uzunca bir süre, hiçbir müdahale ile de kapatılması mümkün olmaksızın.
yüksek sese aşırı duyarlıysan, korkudan kasların o gün serttir hep, yürüyemezsin bile. günün, belki de haftan, boka sarar.
evde otizmli biri var idiyse hele, zaten hepten dışlanmıştın; unuttun mu?
yaşlı biri var idiyse, o şu an öldü ve sen evinde 'ex' teşhisi için doktor bekliyorsun.
hiçbir şeyin yok, sana da "bir şey olmaz"sa, -misal- artık duymuyorsun. sağır oldun.
'olur'u değil de hep nasıl olamayacağını anlatır sana o alarmı icat edenler.
"olmaaaz"dır hep sonuca çıkan yollar.
"yapamayız."
"öyle olmaz."
"yok."

çözüm?

çözüm üretemeyen ve sadece sorun çukurunun içinde bocalamayı uygun gören, zekaca düşük, duygusal açıdan bitik, yoz, içi bomboş bir toplumuz. o kadar.
kapital söz konusu olunca, alıp-verdiğimiz hep rokkafella styla "alıyorum" (ellerini uzatarak) "veriyorum" (elleri kendine çekerek) hep bana, hep bana, hep hep hep ben ben ben.

en akıllılarımız kendini alkolle, düşünceler, sanat, algı ve düşünceler ve büyük adımlı hareketlerle öldürür, raporları alırken deli deli, 'olması gereken insan modeli' olduğu için yerle yeksan da olmaya, ilaçlara, 'normal'leştirilmeye mahkum olurken; diğerleri de tadını çıkarsınlar otoparkların, sosyalizasyonun, eğlence anlayışındaki gerizekalılığın, ne kadar da insan olmayışlarının...

korkak ve de eski bir dünya burası.

dizlerinin bağı çözülür..

Hiç yorum yok: