20110706

bu da oldu:
isveç veya almanya gibi bir yerde çok daha rahat edeceğim söylendi.
tespiti daha önce şakayla karışık yapmış biri olarak, bu önermeyi çok da yadırgamadım. oraların tam olarak nesi iyi, nesi kötü gelir onu da hiç bilmiyorum ama en azından kendi disiplinimi yaşayabileceğim öngörülüyor.
işin garibi, lokasyon gözetmeksizin, kişinin diğerleri ile birlikte daha mutlu ve sağlıklı olabilmesi için sürekli kendi frekansı ile oynaması gerektiği de kafaya sürekli kakılan bir olay. "böyle böyle yaparsan, söylersen daha mutlu olursun" önermesi var daima. iyi hoş. ama bunu uygulamaya çalışarak bile, kişi; kendisi olamamak ya da bir pseudo-benlik oluşturmak yolunda çok büyük bir adım atmış oluyor.
diğer insanlar arasında hangi özelliklerimiz ve hangi duruşumuzla adımızın arkasında, ayakta duracağız peki?

saygı sınırları nerede başlıyor? istenilen gibi olduğumuz zaman mı?
bu nasıl bir yırtılma, o halde?
neden bir başkasının bilgeliği ve öngörüleri ışığında olmak durumunda kalıyoruz?

"hayır, yok öyle bir şey." diye düşünüyoruz, iyi hoş da;
insanlar neden gruplar halinde yaşıyor, eğleniyor, hayatta kalıyor; neden bir başkasına ihtiyaç duyuyor ve hatta bir başkası tarafından çekip çevrilmeyi dahi bekliyor o halde?

madem sapientia ile münferit olmayı tercih eden yaratıklarız; o zaman, genetiğimizin hangi kodu bizi bunun tam aksi istikametine sürüklüyor da ikilemlerde uzanıp, U2'nun "with or without you" su ile duruma kafa sallıyoruz?

Hiç yorum yok: