20110201

ne zamandır oturup yazmak istediğim şeyler var; tam olarak kafamı toparlayamayınca eksik gedik ve de içime sinmemiş şeyler çıkıyor ortaya, 'edit' yemekten kuşa dönüyor sonra..

selen'le 3 boyutlu dünyada buluşmak çok güzelmiş.
şimdi kanlı-canlı-sesli-görüntülü -tabak çanak şakırtısı dahil- ortamlarda bir araya gelinen zamanlardan (saatler diyelim) sonra o gün içinde konuşulanlar, yorumlananlar, gülünenler sonraki günlerin saatlerine de yayılıyor, kafa meşgul oluyor onlarla, insanın yüzü gülüyor.

bir insanı sevmek güzel bir şey.
erim söylemişti bana 2 sene evvel "sen yeniden çiçek açtın" diye.
kısa zamanda doğru tespitti. sevebilmek ve sevebileceğini hatırlamak da aynı güzel..

insanın kendini hatırlaması çok acı ama bir yandan da güzel bir olay. kendini hatırlayınca ve unuttuklarını tekrar yerli yerine koymaya başlayınca, diyalog kurma özlemiyle sarılıveriyor insan hemen diğer insanlara.
sevdiği şeyleri / sevmediği şeyleri / ona zarar veren / iyi gelen şeyleri düşünmek güzel. nakış işler gibi işliyor kafa bilgileri, çok acayip. ve ortaya çok renkli, leziz fikirler çıkıyor. insan -garip ama- kendi kendine seviyor karşısındakini. o sadece 'ol'uyor. en güzeli de o.


"her zaman çok derin muhabbetlere girmek zorunda değilsiniz." argümanına katılıyorum ve katılmıyorum. 'haha-hihi' edeceğim insanlar da var, evet.
ama ben kurduğum çok boyutlu ilişkilerden çok daha büyük zevkler alıyorum.
aslında, derin ilişkiler kurmaktan da kaçınan, korkan biri olarak; hafif çekinerek adım atmaktan da zevk almak, iletişim kurmanın 'uçurucu' etkisini katlıyor.

'high' kafalar, evet. neden olmasın?

müzik dinleyemiyorum adamakıllı. evde sistemi kuramadım çünkü sistem elemanları kutular içindeler. kimisi de artık bu evde değil.
ben sadece kulaklık-laptop iptidai ikilisi ile takılabiliyorum en randımanlı şekilde.
o da acı. neyse ki gezici bir alet de var, iPod denen, onla da iyiyiz..

derken konudan konuya atlayıp zıpladığını fark ediyor insan. *bla bla bla blaaaaa*


bugün yine, alışverişten dönüşte, bomboş evin kollarına atmış oldum kendimi.
güzel de oldu aslında. torbalardan eşyaları çıkarıp dolaba yerleştirirken kafamı da boşaltmış oldum.
sonra mercimek çorbası yaptım.
fena olmadı.
uğraşıyor insan ama vakit biraz yavaşlasa, süper olacak.
sebzeler, yeşil, kırmızı, mantarlar.. oyuncaklı bir şeyler yapmak lazım..



(devamı gelir bunun.. şimdilik dursun kenarda..)

Hiç yorum yok: