20110128

kendi kendine bir yöntem izliyorsun.
yazdığım şeylere cevap vermeyerek nereye varmaya çalıştığını ben pek anlamıyorum ama, benim vardığım yerden her şey o kadar güzel gözüküyor ki..
bunları -bilerek veya bilmeyerek- bana gösterdiğin için sana çok teşekkür ederim.

sessiz kaldığın ve benim ağladığım günlerde kendimi hatırlamak için çok zamanım oldu.
önce çok isyan ettim.
"böyle mi olmalıydı?"
"neden böyle yapıyor/lar?"
"benden ne istiyorlar?"
"nedir bu kayıtsızlık ve suskunluk?"

sonra bir gün; hatırladım.
akıyor olduğumu, hareket ettiğimi ve sürekli bir döngünün içinde bir şeyler öğrendiğimi hatırladım.
kitaplarımı hatırladım, filmleri ve güzel sohbetleri hatırladım.
güzel sohbetten kastım; geyikler değildi. o sayfayı 20'li yaşlara gelmeden çevirdiğimi hatırladım.
biz ekin'le zirvesinde bıraktık o işi.

annemi hatırladım. bana söylediklerini...
geçenlerde, seninle tanıştığım zamanlarda ona attığım bir maile yazdığı cevaba rastladım, göz yaşlarıyla okudum, ağladım, ağladım, hatırladım..

"kendini ferah tut. hemen koyverme. yavaş yavaş."
ben yavaş olamadım, hatırladım.

konuşabilmeyi çok özlemişim. birisinin bana aileden biri gibi tokat atmasını çok özlemişim. "sen böylesin, bunu yaptın, böyle dedin ve böyle oldu" diye yüzüme vurmasına ne çok ihtiyacım varmış. kendi kendine girdiği karanlık patikalardan geri çıkamayabiliyormuş insan, hatırladım.
bir ışığa ihtiyacı varmış, hatırladım.

sen hiç o lamba olmamışsın.
ben seni ovup ovup durmuşum.. pişman mıyım? yine olsa yine yaparım!

'suçlama' ile 'ayna tutma' arasındaki ince çizgide sen ne kadar yürüyebilirsin, bilemiyorum..
ben yürüyebildiğimi ve dengemi her zaman muhafaza edebildiğimi hatırladım.

seni çok sevdim. hala da seviyorum. zaten yapabildiğim en iyi şey, sevebilmek. ama sen neyi, niçin sevdiğini bile unuttun. artık ben de unutmalıyım. gülerek, uğurlayarak, sarıp sarmalayıp rafına kaldırarak..


fabrika ayarlarına geri döndün. etrafında; seni tanıdığım zaman kimler var idiyse, yine onlara döndün.
teslim olurken sana teslim olmak isteyenlere "ben buyum, siz değişmeye devam edin" dedin.
yoktan bir aile var etmişim, farkına varmadan. sen benim ailemdin. biyolojik ailemi kaybetmiştim, şimdi seni de kaybettim. ne oldu?

"bağrıma taş basarım, saçmalarım belki ama sonra her şey düzene girer, yoluma devam ederim..."demiştim çoook önce. sen de hatırladın mı?

aileler kurulur, yıkılır, oluşur, kaybolur.
yollar hep var. ve o yollarda yürüyen denk insanlar.
hatırladım....

her şey düzene giriyor. daha da iyi olacak.
korkmana gerek yok; seni geri istemiyorum.
seni özlüyorum evet ama, sırma saçların artık döküldü.

ben de fabrika ayarlarıma geri döndüm.

görüyorum.

Hiç yorum yok: