20101123

Nature Boy

suyun yolunu bulması için, bazen de suya yolu göstermek gerek.. şu an tv açık, kırıp dökülesi çerçevesinden abuk sabuk gürültüler çıkıyor, ayışığı sonatı'nı da piç etmişler, sağ olsunlar. görgümüz bizden nereye, kime kaçtı acaba?
bir de, görgülü pastanesi çalışanları -özellikle sahibi- "gerçekten görgülü mü?" diye düşünmeden edemiyorum her bir şubesini gördüğümde...
şu an gürüldeyen gökyüzü ve yağmur altında olmak ne güzel olurdu. görmek istediğim biri var; onunla yürüsek ne güzel olurdu. kirpiklerine yağmur damlaları asılırdı, ben kokusunu duyarken mutlu olurdum. yağmurda yürümeyi de sevmem aslında. hele bir de rüzgar varsa. saçlarım karışır, elimde muhakkak ıslanmaması gereken bir şeyler olur, diğer elimde de şemsiye, hangisini kontrol edeceğimi şaşırırım, o esnada telefon çalar, bir sevimsizlik silsilesidir gider... gördün mü bak; ben onu düşününce bile hiç de hazzetmediğim bir görüntü nasıl da silikleşiyor, bulanıklaşıyor... onun içinde olduğu her şey güzelleşiyor, 'güzeltiliyor' ya da..

ama o bugün tanrı/tanrılardan yok olmayı dilemiş. ben de sinirlenip "o çok beğendiğin tanrı/tanrılara bi tane çakarım, bi de yer çakar" diye tehdit ettim, eeee, tam olarak onu etmedim aslında; gökyüzüne doğru düşünce balonu yolladım. kim almak isterse tehdidimi, alabilir. buyursun.

sevildiğini bilmen gerek.
sen hatırlatmadın mı bana ne demek olduğunu?


4 yorum:

Sophie dedi ki...

bu konuda boş boş konuşmak istemiyorum,ancak kimse bir şey söylemezse burası hep sessiz kalacakmış gibi geliyor.

sevildiğini unutuyor insan,bu yüzden hataya bulanıyor belki sırf bu yüzden errare humanum est'tir.keşke unutmasa / unutmasak o zaman belki herkes için daha iyi olur.

Nesta dedi ki...

mutare humanum olduğu sürece errans olacak insanoğlu; yapacak bir şey yok. bence güzel (ben de her şeyi beğeniyorum, mutabık kafadayım..) : )

boş mu? delisin!
ben artık senin yazmanı bekler oldum, sophie, sen yazınca mutlu oluyorum : )

sevmek en kolay yapabileceğimiz şey aslında ama başkalaşım var, ayrışım var, doğal olarak hatalar ve duraksamalar, yol seçmeler var..

bir de tabii şöyle bir şey var:

"Perhaps everything that frightens us is, in its deepest essence, something helpless that wants our love." - Rainer Maria Rilke

Sophie dedi ki...

kesinlikle deliyim :)

o söz çok güzelmiş,sevgiyi silip süpüre şeye korku diyor aslında,çok doğru,louis aragon şiiri eklemiştim bloga,ordaki gibi 'sana büyük bir sır söyleyeceğim
korkuyorum senden 'korkunun arkasına sığınmak da acizlik olur.oysa sığınalacak tek yer felsefenin kolları,başka yer yok!

her şeyden öte savaş var,bu dünya öyle gel keyfim gel dünyası değil,savaşmadıkça hiç bir şey yok..her güzel şey karşıtıyla var,yine mi herakleitos diyeceksin,ne yapayım birilerinden bulaştı. sevgi varsa nefret de var,nefret varsa sevgi de,oysa her ikisi ne kadar uçlarda.

Nesta dedi ki...

'birilerinden bulaşmak' :)

uçlar, birbirlerinin kıçlarına takılmış 'bir' şey aslında.
gece gündüz, sevgi-nefret, zenginlik-fakirlik, doğum-ölüm....

döner dolaşır birine gelirsin ve nerede durursan/durmaya karar verirsen, onu görürsün o an..

..gibi bir hissiyata kapılıyorum genellikle..

an inevitable circle, that is.